18 Temmuz 2010 Pazar



Merhaba, ben Nazif Atak. 32 yaşında, çakı gibi adamım. Bu ilanı kaleme almamın sebebi bu hayattan çok sıkılmam değil. Inanın ki sadece, bıkkınlık. Bıkkınlığımın sebebi ise “ileride alışamamak”. Hayatım boyunca karşıma çıkan her engelde birilerinin yanıma gelip “ ileride alışırsın” demesi. Ve sonuç, benim alışamamam. Kusura bakmayın, biraz hızlı giriş bir yaptım konuya. Öncelikle zat-ı şahanelerine kendimden bahsedeyim.


“How are you?”


İyi bir insanım. Yani Nazif Atak iyi bir insandır. Yalnızca özünde değil her katmanında iyi bir insandır. Çevremdekiler böyle tanımlar beni. Aslında sadece “özünde iyi bir insan” olmak yeterdi bana. Birinin ense köküne tokadı basıp kaçmayı, sigarasını bitirmeyi, sucuklu yumurtasının sadece sucuklarını yemeyi, terliğinin tekini kaybetmeyi, parfümünü bocalamayı, egoist forvet olmayı, çakmağını hacılamayı... Yani bütün bunları yapmayı fakat yine de özünde iyi bir insan olmayı istemişimdir. Anladım ki özüm hakkında kimse bir bilgi sahibi değil ve anladım ki ben onların gözünde boş beleş bir insanım. Üzgünüm, yine konuyu dağıttım.


32 yaşında olduğumu söylemiştim, bu yaşıma kadar sayısız kadınla beraber oldum. Eğer yine de benden net bir rakam istiyorsanız, altı adet sevgili ve bir adet “evcilleşemediğim” nişanlıya sahip oldum. Tek gecelik ilişkiler ve çirkin kadınları bu istatistiğin dışında tutuyorum. Çünkü şahsi fikrimce, çirkin bir kadın sevgilim olana dek güzeldir. Eğer çirkin bir kadının sevgilim olmak istediğini hissedersem hemen o ortamdan kaçarım. Kadınları güzel ve çirkin diye ayırmıyorum elbette, sadece kendime ait olanları ayırıyorum. Ne kadar bana aittiler, onu da bilmiyorum. Gerçi, bu ilanı verdiğime göre artık bir ayrım yapmaya da gerek kalmadı.


Bir fotoğrafçı dükkanında çalışıyorum. Sanatçıyım, anlayacağınız. Yani, en azından insanlara kendimi böyle tanıtıyorum. Takdir edersiniz ki düğün fotoğrafçılığı pek cazip gözükmüyor insanlara. Aslını isterseniz, ben de pek haz almıyorum mesleğimden. Insanın sevmediği bir mesleği yapması da çok acılı oluyor. Ama ne yaparsınız, ekmek parası. Hepiniz gibi benim de hobilerim var, mesela şiir yazarım. Neredeyse her ay posta gazetesinde bir şiirim yayınlanır. Arkadaşlarımla eğlenmeyi çok severim, her hafta halı saha maçı yaparız, ben genelde sağ açık oynarım. En yakın arkadaşım, kan kardeşim Ali Rıza'dır. O geçen yaz evlendi, bir tane de çocuğu oldu. Artık eskisi gibi sık sık görüşemiyoruz.


Sevgili okur, daha fazla uzatmamın manası yok. Sonuçta eğer bu ilanı okuyorsan ve benimle anlaşabileceksen, hayatımın tamamını sana anlatabilirim. Söylediğim gibi “ileride alışamadım”. Beceremedim, olmadı. Bende kendimi satışa çıkarmaya karar verdim. Inanın kendime çok iyi baktım, tripodu taşımaktan çok sağlam kol ve omuz kası yaptım. Eğer isteklerimi sıralamam gerekirse;


-evden çıkmam ( bakkal hariç)

-çalışmam

-alışveriş yapmam

-ps3 ve oyunları

-her ay üç kasa bira ve 60 paket sigara

-her ay 5 kitap ve 20 film

-350 liralık sodexho ( kahvaltı hariç)

-temizliğe yardım edebilirim ( perde takmak ve ütü yapmak hariç)


Geri kalan isteklerimi yüz yüze konuşmayı tercih ederim. Zaten ilanı yayınlayan gazete kelime başı para alıyor. Şartları kabul ettiysen, ben her türlü varım. Yok eğer kabul etmediysen, ileride zaten alışırsın.