1 Ağustos 2009 Cumartesi



not: ben birazcık isyanlardayım;


dördüncü büyük olmayı öyle eziklik ya da bir şekilde altta kalmayı kabulleniş olarak görmüyorum.

birinci hanginiz? diye sorsam, cevap yok. çünkü kabullenemiyor daha aşağısını güzelim istanbul takımları.

onlara sorsan hepsi birinci, e hanginiz ikinci, üçüncü?

ayıp değil dördüncü büyük olmak, hele ki anlamını kavradıktan sonra.

anadoludan çıkan bir efsanenin numarasıdır dört.

fakir edebiyatı olsun diye söylemedim anadoludan çıkan efsane ifadesini, azıcık aradaki dengesizliğe bakarsak anlaşılıyor farkı.


sadece o şampiyon oldu,

hem de öyle kötü futbol, kaka futbol olarak değil,

bilakis karşısındaki takımın dizlerini titreterek,

tek bir kornerle onları mutlu ederek.


evet, dördüncü büyük.


hem de öyle doğal yollardan edinilmiş avantajlarla(istanbul) değil,

yüreğinin ve terinin marifetiyle dördüncü.


oligarkların yuvasında değil,

yaylaların ve derelerinin ev sahipliğinde dördüncü.


para piyasasının inip çıkan bozuk ritminde değil,

kemençenin ve karadenizin hıncıyla dördüncü.


dördüncü büyük olmak kötü birşey değil,

çünkü onun büyüklüğünü boyutundan değil, işlevinden anladılar.

Hiç yorum yok: