7 Şubat 2010 Pazar

bizimkisi kaş yaparken göz çıkarma hadisesi (vol.2) kızlara ne oldu?

Etraftaki çakallara sert bakışlar atıyordum, kızlarsa hala konuşuyorlardı, “ kızlar biraz hızlanalım mı?” dedim. Kapıya yaklaşınca evin biraz dağınık olduğunu söyledim, “ aman canım ne olacak bizden mi utanıyorsun” dediler. Eve girdik, yoldan gelirken tanıdık tekelden aldığım biraları dolaba yerleştirdim. Tanıdık tekele sarhoş kızlarla girmenin gerilimini yaşadım. Tekelci pişkin pişkin sırıtarak, bıyık altından “ hadi iyisin iyisin” diyordu. Ben mutfakta çerezleri tabaklara koyarken, onlarda benim dolabımdan kendilerine giyecek birşeyler bakıyorlardı. Kıkırdamaya başladılar, “ hassiktir annemin aldığı süveteri gördüler” dedim. Emel koşa koşa yanıma geldi, elindeki süveteri göstererek, “ bunu sen mi giyiyorsun yeaa” dedi, karizma çizilmesin diye “ bi arkadaşın” dedim.

Salona girdiğimde Pelin'in benim bilgisayarı karıştırdığını gördüm. Müziklerin yerini söyledim. “ oo sağlam rak arşivin var” dedi, “ evet ya rakçıyım ben” dedim. O da bilmem hangi grubun gitaristinden, bateristinden falandan filandan bahsetti. Anlamıyordum, zaten o müzikleri dinlemiyordum, sırf hava olsun diye tanımadığım skimsonik finlandiyalı grupların şarkılarını bilgisayara yüklemiştim.

Acil plan yapmam gerekiyordu çünkü Emel güzellik konusunda Pelin'i geçmek üzereydi. Iki yüzde yüzlük gol posizyonunu harcayan forvet oyuncusu olmamalıydım, kendi kendime “hayır! ben bir güiza değilim” dedim.

Planı hazırlamıştım, içerisinin çok sıcak olduğu bahanesiyle soyunacaktım, böylece benim soyunmamdan yüz bulup onlar da üstlerini çıkaracak ve hep beraber çıplak oturacaktık. Basit ama etkili bir plandı. “ off ya içeri çok sıcak” diyerek olaya ilk adımımı attım. “ camı açalım” dedi canım Pelin, salak Pelin. Camı açtık ve benim plan çöpe gitti. Hemen başka bir plan yapmalıydım.

Ben plan düşünürken, onlar kendi aralarında konuşuyorlardı, bu durum çok sıkıcıydı. Muhabbete bir yerden dahil olmalıydım. Yutubu açıp komik bebek vidyolarına bakarak, sempatik, cana yakın erkek havası vermek istedim. Vidyoyu açtım, kendi kendime izleyip, yüksek sesle gülüyordum sırf onların dikkatini çekmek için. Gittikçe güzelleşen Emel dayanamadı, “ neye gülüyorsun sen yea” diyerek, kafasını omuzuma doğru uzattı, ben de omzumu onun kafasına doğru. Emel “oo ne kadar geniş omuzların var senin böyle” dedi. “ baksana Pelin ne kadar geniş omuzları var” dedi. Pelin kollarını iki yana açarak omuzlarımı ölçtü. “ Murat'ın omuzlarından daha geniş” dedi. Evet, tanımadığım bir insandan daha geniş omuzlara sahip olmak bende bir göt kalkıklığı yaratmadı değil. Ama ne bileyim, böyle güzel bir ortamda Murat'ın isminin geçmesi benim moralimi çok bozdu. Neyse ki omuzlar durumu kurtarıyordu.

Artık gece geç olmuştu, alınan alkolün etkisiyle yavaş yavaş sızma belirtileri baş gösteriyordu. Artık yapacak bir planımda yoktu, fakat birden... ( devamı var tabi lan)

Hiç yorum yok: